120x600

Alemdar inşaat

11-06-2015 SİYASET

Dr.Burak Cop Bolu Objektifte...

Dr.Burak Cop Bolu Objektif okuyucularıyla buluşuyor...

Dr.Burak Cop Bolu Objektifte...
Bİ tur

2015 Genel Seçimlerinde CHP'den  Bolu 3.üncü sıra milletvekili adayı olan Dr.Burak Cop haftalık yazılarıyla artık Bolu Objektifte...Cop'un ilk yazısı "Bolu seçim sonuçları CHP için ne ifade ediyor? " ismini taşıyor...Bizi İzlemeye devam edin,,,

 

Bolu seçim sonuçları CHP için ne ifade ediyor?

7 Haziran seçimleri, Gezi direnişi ile doğum sancıları başlayan “Gerçek Yeni Türkiye”nin doğumunu muştuladı diyebiliriz. “Hikâyesi” tükenen, seçmene söyleyecek sözü kalmayan RTE/AKP rejiminin topluma giydirmeye çalıştığı deli gömleği yırtıldı.

Lider kadrolarının, kökü 1960’ların sonuna dayanan Milli Görüş geleneğinden gelmesine rağmen, bizatihi köklü ve kurumsallaşmış bir siyasi parti olmaktan ziyade belli çıkarlar doğrultusunda oluşmuş olan AKP, elindeki iktidar erkinin zayıflama hızına bağlı olarak ANAP gibi tarihin derinliklerine karışacaktır. Ama hızlı ama yavaş yavaş. 

CHP ise ulusal gelirin yeniden-bölüşümüne dayalı, kurumsallaşmış sosyal politikaları ön plana çıkararak, olumlu manada beklenmedik bir kampanya yürüttü. Muhtemelen AKP seçmeni yoksulların, dar gelirli ücretlilerin ve küçük üreticilerin bir miktar oyunu da aldı. Ancak HDP’ye ödünç giden oylar yüzünden totalde yerinde sayar bir görüntü sergiledi.

Hiç şüphe yok ki seçmenlerin ikna edilmesi, dönüştürülmesi sebat isteyen bir çabadır ve CHP mevcut siyasi hattını Mart ayından itibaren değil de geçen yılki Cumhurbaşkanı seçiminden itibaren ortaya koysaydı bu seçimde yüzde 30’a yaklaşırdı. 

Topluma bütünlüklü bir proje sunmak yerine rölantide ve risksiz bir seçim kampanyası yürüten MHP, 2009’dan beri gördüğümüz, AKP ile arasındaki artı/eksi yüzde 3-4 puanlık geçişkenliğin yine artı salınımında yer aldı.

Sağ içerikli bir programla seçmenin karşısına çıkan AKP ve MHP’ye karşılık, aynen CHP gibi sol bir programla, ancak CHP’den farklı olarak ekonomik yeniden-dağıtım politikaları yerine kimliklerin özgürleşmesi temasını ön plana koyarak çıkan HDP ise tarihi bir oy aldı. HDP’ye oy veren seçmenlerin kayda değer bir kısmı sol görüşlü olmasa da neticede bu partinin seçim programı sol içerikliydi. Bu açıdan bakıldığında CHP, HDP ve birkaç küçük partinin oyunu topladığınızda “sol oylar” 1977’den beri ilk defa toplamda yüzde 40’a dayanmıştır. 

Peki Bolu özelinde tablo CHP açısından ne ifade ediyor? Madde madde inceleyelim.

1)  CHP’den ikinci kez milletvekili seçilen sevgili Tanju Özcan’ın da belirttiği gibi CHP bu seçimde yüzde 20’lik oyunu 24,5’e çıkarırken bunu tamamen AKP seçmeninden oy alarak gerçekleştirdi. 

2)  Az önce belirttiğim gibi CHP, doğru kampanyada “geç kalmış” olmasına rağmen, yurt genelinde de AKP seçmeni yoksul ve dar gelirlilerin bir kısmının oyunu almayı başardı. Ancak Bolu’da yurt genelindeki durumdan farklı bir şey yaşandı. CHP, Bolu’daki sol görüşlü yurttaşların, ezilen kimliklerden bireylerin, gençlerin oyunu HDP’ye kaptırmamayı başardı. Bu kesimler bu sefer CHP’de kendilerinden bir şey buldu. Bolu’da HDP’nin oyu Selahattin Demirtaş’ın geçen yıl aldığı oy düzeyinde kaldı. 

Hâlbuki söz gelimi Ankara’da Demirtaş yüzde 3,47 alırken HDP yüzde 5,23 aldı; Muğla’da Demirtaş 4,2 alırken HDP 5,1 aldı; Bursa’da Demirtaş 4,11 alırken HDP 5,51 aldı; Bilecik’te Demirtaş 3 alırken HDP 3,4 aldı. Ayrıca bu seçimde CHP’nin 2011’e göre oyunu arttırdığı illerin yaklaşık üçte birinde HDP, oyunu CHP’den daha fazla arttırdı. Söylemeye bile gerek yok; Bolu üçte ikilik kısımda yer alıyor. 

3)  Bolu; Bilecik ve Ordu ile beraber CHP’nin bu seçimde oyunun 2011’e göre en çok arttığı üç ilden biri. Üstüne üstlük ilk defa Bolu’daki CHP oyu yurt genelindeki CHP oyuna çok yakın bir seviyeye ulaştı. 

4)  İlk 3 maddede betimlediğim başarı tablosunun bireyler, gruplar ve il/ilçe yönetimleri bağlamında mimarlarını sıralayacak olursak, altın madalyayı Tanju Özcan alır. 

5)  Bolu’nun tüm ilçelerinde CHP’nin oyu 2011’e göre arttı. Yerinde sayan yahut gerileyen tek bir ilçe dahi yok. 

6)  Bu seçimde Gerede-Yeniçağa-Dörtdivan üçlüsüne özel bir önem verildi. İkinci sıra adayı, Geredeli Yusuf Renkli vaktinin tamamına yakınını bu üç ilçede geçirdi. Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu ve popüler bir siyasi figür olan Muharrem İnce Gerede’ye götürüldü. Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya Yeniçağa’ya gitti. Ayrıca İnce ve Bekaroğlu Dörtdivan’ı da ziyaret etti. Tanju Özcan ise bilhassa Gerede’ye epey zaman ve enerji ayırdı. 

7)  Peki bu üç ilçeye yapılan “yatırım” karşılık verdi mi? 2011 yılında CHP’nin üç ilçedeki toplam oyu 1329 idi. Bunca yüklenmenin sonucunda oyları dört ila beş kat arttırmak esaslı bir başarı sayılırdı. Üç katlık bir artış ise gerçekçi bir başarı çıtası olarak değerlendirilebilirdi.

Lakin bu üç ilçede CHP toplamda 2628 oy aldı. Toplam seçmen sayısı Gerede ve Yeniçağa’da marjinal bir düşüş, Dörtdivan’da ise marjinal bir artış kaydettiğine, yani totalde pek değişmediğine göre, CHP buralarda oyunu hemen hemen iki katına çıkardı diyebiliriz. 

8)  Bu üç ilçeden Gerede’de CHP’nin oyları iki kattan fazla artmış ve parti çok az farkla MHP’nin gerisinde kalarak üçüncü olmuştur. Bundan ötürü Yusuf Renkli tebriki hak etmektedir. Yeniçağa’da da CHP örgütünün sevilen, emektar isimlerinden ilçe başkanı Birol Gürel’in (ve hiç şüphe yok ki Tanju Özcan’ın da) performansıyla CHP oyları yüzde 8’den 13,2’ye yükseldi. CHP böylece MHP’yi geçerek ikinciliği elde etti. Dörtdivan’da ise durum ne yazık ki parlak değildir. CHP burada oransal olarak üç ilçe arasındaki en düşük artışı kaydetmiş ve MHP ile arasındaki makası kapatamayarak gene üçüncü olmuştur. 

9)  Kanımca bu üç ilçeye harcanan enerji Göynük ve Seben’e harcansaydı karşılığı daha fazla alınabilirdi. Keza CHP Mudurnu ve Mengen’de her zaman olduğu gibi yüksek oranda oy aldı. Buralara sarf edilecek aynı enerji daha büyük randıman verebilir, söz gelimi Kılıçdaroğlu’nun Ankara-İstanbul yolu üzerinde sayılan Mengen’e uğramasının yaratacağı motivasyon ve enerji belki bu ilçede CHP’nin birinci parti olmasına katkıda bulunabilirdi. 

Seçmen davranışı her zaman göründüğünden daha karmaşıktır; tarihsel bagaj, toplumsal yapı, ortamdaki ağırlıklı siyasi kültür, geçmişten gelen oy verme alışkanlıkları ve sınıfsal/kültürel kimliklerin yalın mı yoksa karmaşık ve çatışmalı mı olduğu gibi faktörlerden etkilenir. “Seçime 3 ay kala falanca ilçede hiperaktif şekilde çalışalım oylarımız katlansın” gibi bir yaklaşım çoğu zaman naiflikten başka bir şey değildir. 

Bu bağlamda söz gelimi Gerede’de henüz seçim dönemi çok uzaktayken Tanju Özcan’ın deri işçilerinin sorunlarını sahiplenmesi, eminim ki CHP oylarının artışında en az son 2 aydaki yoğun çabalar kadar etkili olmuştur. Az önce de belirttiğim gibi seçmeni dönüştürmek sabır ve sebat ister.

10)  Bu seçimde CHP Seben’de başarılı olmuş sayılmalıdır. Oylar az da olsa artmış, MHP ile makasın kapanmaması sağlanarak ikincilik korunmuştur. Üstelik geçen yılki belediye meclisi seçiminde CHP MHP’nin çok gerisinde kalmıştı. Yani kaybedilen mevzi geri alınmıştır. Ayrıca bu seçimde Seben, söz gelimi bir Dörtdivan kadar ihtimam da görmedi. Göynük de bu seçimin görece az ihtimam gören ilçelerinden biriydi ve ne yazık ki AKP CHP’ye fark attı (Yüzde 67’ye karşı 14,5). 2011’de de makas aşağı yukarı bu kadardı (Yüzde 70,9’a karşı 13,1). 

11)  CHP Bolu örgütlerinde yaşanan ortak bir sorun ise mobilizasyon zaafıdır. Ön seçimde 2600 üyenin oy kullandığı CHP’de, seçimden bir gün önceki araç konvoyuna katılanlar sayılmazsa, bu sayının onda biri (260) kadar kişinin harekete geçirilebildiği şüphelidir. İlde veya ilçelerden birinde herhangi bir günün tamamını ya da yarısını seçim çalışmasına ayıran partili sayısının toplamda 260’ı bulabileceğinden çok emin değilim. 

Öyleyse sorulması gereken soru şu: Nerede bu insanlar? Hatta belki de kim bu insanlar sorusunu sormak gerekiyor, en azından bazıları için. Bu mobilizasyon zaafı tek başına bir kişinin ya da falanca ilçe örgütünün, il örgütünün yaptıklarına/yapmadıklarına fatura edilemez. Dikkat ettiyseniz nerede 4500 civarındaki üyemiz diye sormuyorum. Nerede geçen 29 Mart’ta sandık başına giden, yani partiye aidiyet hissettiklerini varsayabilmemiz gereken üyeler diye soruyorum. 

12)  Son olarak, ön seçim döneminde şu ya da bu aday adayı aleyhinde söylenen/yazılan şeylerin seçim döneminde partiye zarar vermek için kullanılabildiğine tanık olduk. Bu son not biraz kişisel olacak. Ön seçim döneminde aleyhimde kurgulanan kimi çarpıtma ve iftiralar, yerel medyadaki yoz unsurların yazı ve “haber”leriyle dolaşıma sokulmuştu. 

Bunların bana zararı olmuş mudur bilmiyorum, belki biraz olmuştur. Gelgelelim internet çağındayız, atılan çamurun izi yıllarca durabiliyor. Seçim döneminde kimi AKP ve MHP yetkilileri bizim ön seçim döneminde üretilen bu “malzeme”yi kullanarak benim şahsımda CHP’yi yıpratmaya çalıştılar. Seçim sonuçları başarılı olamadıklarını gösteriyor. Ama ya olsalardı? 

Her bir CHP’li sorumlu davranmalıdır. Ön seçim döneminde falanca aday adayını yıpratmak için kurgulanan “malzeme”, o kişinin adaylaşması durumunda partinin tüzel kişiliğine zarar verme riski taşıyabiliyor. Bu sefer kazasız belasız atlattık ama bundan sonraki ön seçimlerde yarışın daha temiz ve centilmence geçmemesi halinde bunun bedelini genel seçim sandığında ödeyebiliriz. 

 




HABERE YORUM YAZIN

DİĞER SİYASET HABERLERİ
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları