120x600

Alemdar inşaat

20-12-2019 Şenol SAK
Şenol SAK

Şenol SAK

“SIRADIŞI YAŞAMLARIYLA RENGİN USTALARI-8” İbrahim BALABAN

SIRADIŞI YAŞAMLARIYLA RENGİN USTALARI-8”

 

İbrahim BALABAN

 

(1921, 2019)

 

Geçtiğimiz aylarda kaybettik Ressam İbrahim BALABAN’ı..

 

 

Abidin Dino'nun "elleriyle görmesini bilen bir ressam" diye tanımladığı, Nazım Hikmet'in deyimiyle "Köylü Ressam" İbrahim Balaban 1921’de Bursa’da doğdu. Doğduğu Seçköy’de üç sınıflı ilkokulunu bitirdikten (1931) sonra, çobanlık, tarım işçiliği yapan, taş kırma işinde çalışan Balaban, önce bir kaçakçılığa adı karıştığı için (1937), sonra da adam öldürme suçuyla (1942) tutuklandı.

 

 

 

Bursa Cezaevi’nde Nazım Hikmet’i tanıyıp ondan resim yapmayı öğrendi. İşte bu onun kaderinin değiştiği an’dı. 1950’de çıkan aftan yararlanarak serbest kaldı. İlk önce İstanbul Maya Galerisi’nde açılan karma sergiye katıldı. Daha sonra bunu diğer katıldığı sergiler izledi. 1953’te yine İstanbul’da düzenlediği ilk kişisel sergisinde, “toplumsal gerçekçi” içerikli eserlerini sergiledi. “Birinci dönem” adını verdiği bu sergiyi, 1959 yılından başlayarak çeşitli aralıklarla Ankara ve İstanbul’da açtığı öteki dönem sergileri izledi.

 

 

1961’de İstanbul’da Yeni Dal Grubu içerisinde yer aldı. Özellikle üçüncü ve dördüncü dönem sergilerini, büyük iller dışında Bursa, Denizli, Aydın, Konya, Burdur ve Antalya’ya da sergiledi. Bu yıllarda ürettiği resimlerine “Dağınık”, “Nakışsı”, “Ağıraksak” gibi özgün isimler verdi. 1979-1980 yıllarında Almanya ve Hollanda’ya giderek kişisel sergiler açtı. 1982-1985 arasında çeşitli resim dizileri (Yaşam Kavgası dizisi, 1984; vb.) gerçekleştirdi. 1985 sonu ve 1990’da açtığı sergilerde özellikle Anadolu kadınlarına geniş yer ayırdı (Sivaslı Zühre, vb.). 1960-1970 yılları arasında sanata ve toplumsallığa ilişkin görüşlerini, düşüncelerini Balaban, İz, Şair Baba ve Damdakiler, İzdüşüm adlı kitaplarında kendine özgü bir anlatımla dile getirdi.

 

 

Ressam İbrahim Balaban kendi kendini yetiştirmiş bir ressamdır. Balaban’ın yapıtlarında, anonim halk resmi geleneği egemen öğe olarak önemini korumakla birlikte, toplumsallığın düşünsel bir eğilimle aynı düzeyde anlam kazanmış olması, bu resmi, dar feodal kalıpların üstüne çıkarmıştır. Bu nedenle Balaban’a biçim ve içeriğiyle halk geleneklerinden esinlenen, ama bu geleneği çağdaş bir tabana oturtmaya çalışan bir sanatçı gözüyle bakılmalıdır. Konularını genellikle emek ağırlıklı köy yaşamından, Anadolu insanının gerçekliğinden ve halk efsanelerinin yaygın niteliğinden alan Balaban’a göre, her doğal görüntü, bir resim konusu olamaz. Köyde doğup büyümüş olması nedeniyle tütün, pamuk, üzüm, ipek kozası üretiminde işçi olarak çalışmasına karşın, bunlara ilişkin bir tablo yapmamıştır. Çünkü bunlar, O’na göre birer görsel gereç olmakla birlikte, başlı başına birer “konu” değildir. Konuysa, gene Balaban’a göre, bir “öz”dür.

 

 

Balaban’ın sanat anlayışında, resimlerine konu olarak seçtiği figürleri, yaşadıkları ortam ve çevre içinde genellikle bir tür nakış beğenisiyle ele alması, buradan yola çıkarak onları çizgisel bir üsluplaştırma modeline temel yapması, bir sentez anlayışını akla getirir. Ama bu anlayışta, hazır kalıplara ve kolay, denenmiş çözümlere de rastlanır. Balaban’ın resminde çözüm, uzun bir kişisel deneyimin ürünüdür. Balaban’ın sanatı, halktan kaynaklanan bir duyarlığın eseridir en kısa tanımıyla.

 

 

Bir Balaban geçti bu dünyadan...

 Acılarlarla ve mücadelelerle harmanlanmış 98 yıllık uzun yaşamında, kendine ait özgün bir görsel dil geliştirdi. Bizlere de, sahip çıkmamız gereken ve gelecek nesillere koruyup aktarmamız gereken, alın teriyle aydınlattığı binlerce eserini bırakarak…

Sanatla kalın

 

 

 


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Şenol SAK Diğer Yazıları
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları