120x600

Alemdar inşaat

28-10-2024 Ekrem ASMA
Ekrem ASMA

Ekrem ASMA

SİBER SALDIRILAR ALTINDA Yeni Anayasa Tartışmaları

Tarihin kırılma noktalarının birindeyiz. Tahminimizden çok kısa bir süre sonra mevcut yaşam alışkanlıklarımız çok köklü şekilde değişecek… Aslında çok uzun zamandır adım adım değişiyor dünya ve alışkanlıklarımız. Biz hala eski kalıplarla ve yapılarla yaşamaya çalışsakta dijital çağ her şeyi köklü olarak değiştirdi. Eğitim, eğlence kültürü, medya ve birçok meslek geri dönüşümü olmayacak şekilde başkalaşıyor ve kısa süre sonra atılacak birkaç adımla tamamen farklı bir dönüşüme geçilecek. Aslına bakarsanız ucuz eğlence ve mizah kültürünün dayatıldığı dijital çağda sanırım birçok tedbiri almakta çok geç kalındı. Örneğin dijital oyun siteleri, bahis ve aşırı düşük seviyeli video platformlarının çoktan yasaklanması gerekirdi. Evet, “ yasaklama “ çok sert ve ağır bir düşünce gibi gelebilir ama dijital bağımlılık yaptığı tahribatın başka türlü engellenme imkânı yok. Dijital dönüşüm maalesef bir sel gibi kontrolsüz şekilde her şeyi ve insani değerleri yıkarak ilerliyor. Oysa dijital dönüşümün sağladığı imkânları doğru yöntemlerle hayatı mükemmelleştirecek ve hatta doğrudan demokrasiyi hayatımızın içine daha çok sokacak bir hale getirebilirdik. Aynı şekilde yolsuzluğu engellemek, kara parayla mücadele etmek adına olağanüstü yöntemler aslında birkaç adım ötemizde…

 

            Ancak; en son “çağrı cihazlarının ve telsizlerin “ patlatılması suretiyle yapılan saldırı, savaşların da kökten değiştiğini bize gösterdi. Elbette; İsrail’in Siyonist saldırganlığını ve sınır tanımaz vahşetini olumlamak gibi bir niyetimiz olamaz. Ancak yeni dönemin kodlarını ve düşünüş biçimini anlamadan bu yapıyla baş edebilmek imkânsız. Yaşanan süreç son derece teknik donanıma ve düşünce yapısına sahip olmadan, salt inanç gücü ya da ilkel yöntemlerle ancak komik durumuna düşüldüğünü göstermektedir. Maalesef hala canlı bomba gibi ilkel bir zihin yapısı ve yöntemlerle hayata bakan yığınların oluşturduğu toplumların, gelecekte ayakta kalma imkânı da yok aynı zamanda dünyaya katacağı bir anlam ve umutta bulunmuyor.

 

            Bu yoğun dönüşüm döneminde geçen yazımda bahsettiğim gibi, yeni anayasa tartışmaları gündemimizde bir yönüyle hayalet biçiminde bir yönüyle tam da geçen yazımda belirttiğim gibi “Bunları konuşmayıp, tartışmayıp dar bir şekilde , “ değişmez maddeler “ , “ vatandaşlık tanımı “ gibi bir alana hapsedip, karşımızdakini hain ilan edeceğimiz yeni bir sürece gireceğiz maalesef. Uzun uzun konuşup, konuların etrafında dolanıp asıl konuşulması gereken şeyleri konuşmadan yeni bir anayasa değişikliği sürecine girip ve belki de yeniden yazılmış benzer bir metinle anayasayı değiştirdiğimizi düşüneceğiz…” şeklinde bir tartışma ortamı yaşanmaya başladı. Bir yönüyle hayalet biçimde çünkü kimse tam olarak ne istediğini kastetmiyor. “ Yeni sivil anayasa şart! “ şeklinde başlayan cümleler, hiçbir somut başlık içermeden devam ediyor. Zira mevcut metinden ve devlet geleneğinden ne değişeceğinden somut şekilde bahsetmeden yapılan her konuşma havanda su dövmekten ibaret kalacaktır. Yine aynı şekilde Anayasanın ilk üç değişmez maddesine ve vatandaşlık tanımına yönelik yapılacak her tartışma daha en baştan kapalı durumda. Bu konu da fikir tartışması dahi açabilecek olgunlukta değiliz. Fikrimi net ve açık şekilde söyleyeyim… Anayasal Demokrasilerde ve çoğulcu anayasa tasarımlarında “ değişmez maddeler “ ve “daraltıcı tanımlamalar” tercih edilmez. Bu sebeple teorik olarak konuya yaklaştığımızda sert anayasa yöntemi olan “ değişmez madde “ kavramını doğru bulmuyorum. Ancak bu husus mevcut metindeki değişmez maddelerin içeriğini doğru bulmadığım anlamına kesinlikle gelmemektedir. Zira yaşanan deneyimler, Bağımsız - Demokratik Ulus Devletin ve bilimsel bakış açısının ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Açıkça itiraf etmem gerekir ki; yazının tam da bu noktasında tıkandım ve yazamadım. Bir şekilde konunun zorluğu ve paradoksal yapısı, bir yönüyle yanlış anlaşılma ve mahalleler baskısını hissetmem düşünce akışımı ve ifade berraklığımı engelledi… Bu noktada ya saçma, konuyu geçiştiren ne şiş yansın ne de kebap yansın diyen ve hayatta karşılığı olmayan bir yazı yazacaktım ya da yanlışlarıyla beraber de olsa beni yansıtan, yaşayan, anlayan, anlatmaya çalışan ve çözüm sağlamaya yönelik düşünce akışımı serbest bırakıp yazıya devam edecektim… Tabi ki yazmaya devam ettim, hayata dokunabilme isteğimle…

 

            Evet, şimdi lafı uzatmadan söyleyeyim, değişmez maddeleri ve vatandaşlık tanımını tartışmadan ve bu maddelere muhalif olan kesimleri demokratik şekilde ikna edemediğimiz sürece gerçek anlamda demokrasiye, çoğulcu ve barışçıl bir topluma ulaşamayacağız. Bu sebeple Anayasanın 2. Maddesi kanımca sadece ; “ Türkiye Cumhuriyeti Demokratik Hukuk Devletidir “ şeklinde olmalıdır. Çünkü maddenin mevcut hali ile teknik ve teorik olarak sadece Cumhuriyet Halk Partisi ve o ideolojik yapı kendisini ifade edebilir. Ne liberal, ne sosyalist ne muhafazakâr ne de başka bir siyasi görüş dürüst bir şekilde ve takiyye yapmadan siyaset yapamaz. Bu sebeple demokratik ve çoğulcu bir toplum istiyorsak, insanları takiyye’ ye ve ikiyüzlülüğe itmeyecek bir toplumsal uzlaşıya ulaşmamız gerekmektedir. Diğer yandan şunu da açıkça belirtmek gerekir ki; gerek 15 Temmuz darbe girişimi süreci gerekse inançlı insanlarımızın inançlarının sömürülmesine yönelik olumsuz yapı ve davranışların varlığı Laiklik ilkesinin önemini ortaya koymuştur. Aynı şekilde maalesef siyaset hayatımız hala kimlik ve alt kimlikler siyaseti üzerinden yürümektedir. Bu durumda gerçek bir toplum ve halk olmamamızı engellemektedir. Bu sebeple bir şekilde tüm insanlarımızın kimliğini özgürce ifade edebildiği ve toplumsal bütünün bir parçası olduğu sentezi üretebilmeliyiz. Aksi takdirde gerçek ve yapısal sorunlarımızı çözemeden, gerçek anlamda bir toplum olamadan, batıcı-laik- siyasal İslamcı-etnik aidiyetler üzerinden ucuz ve kısır siyaset altından gelişen dünyayı yakalayamadan, bir gün siber saldırıların altında kaybolacak bir insan yığını kalmaya devam edeceğiz…

 

            Bu yönüyle dünyayı yakalayamamak bizim için ciddi bir beka meselesi…

 


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Ekrem ASMA Diğer Yazıları
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları