Yıldız entegre

120x600

Alemdar inşaat

03-02-2025 Ekrem ASMA

Her şey o kadar hızlı ilerliyor ki, önüne kattığını sürükleyen, etkisizleştiren bir selin içindeyiz sanki… Selin sürüklediklerinden birisi de sanırım son iki yazımda bahsetmeye çalıştığım Yeni Anayasa süreci ve yazılarım… Masa başından yazılan Anayasaların, siyasi metinlerin karşısında, hayatın, fiili durumun ve gerçek dinamiklerin yazdıkları tamamen farklı oluyor. Geçen yazımda bahsettiğim yeni anayasa sürecine ilişkin “ etnik – dinsel kimlik – üst vatandaşlık kimliği “ tartışmaları; Sayın Devlet BAHÇELİ ‘ nin kimsenin beklemediği, hayal bile edemeyeceği ve muhtemelen arkasında ciddi siyasi gücü olmayan birisi tarafından söylense tutuklanmasına dahi sebebiyet verebilecek : “ Terörü bitirme ve silahları bırakma şartıyla; Terör örgütü liderinin T.B.M.M Dem Parti kürsüsünde açıklama yapması “ önerisi bütün yazılanları anlamsız ve tuhaf kılıyor. Toplumun bütün kesimleri, bu sözleri şaşkınlıkla dinlerken bir yandan da amacını anlamaya çalışıyor. Tahminime göre Sayın Bahçeli; yaklaşan İsrail – ABD planı kapsamı çerçevesinde bizim coğrafi sınırlarımızı da ciddi olarak tehdit edecek PKK – PYD’NİN devletleşme projesine karşı ön almaya çalışıyor. Bu ne kadar sağlıklı ve gerçekçi bir yaklaşımdır oldukça tartışmalı ama benim getirebildiğim tek açıklama bu … Doğrusunu isterseniz; terör örgütü yıllar önce, daha çözüm süreci aşamasında HDP ‘ nin aldığı yüksek oy karşısında ve elde ettiği popülarite sebebiyle açıkça , “ İrade ne HDP ‘ dir ne de İmralı ‘ da esir önderdir “ diyerek resti çekmişti. Hemen akabinde önce Arap Baharı olayları kapsamında Suriye karışmış, DEAŞ’la mücadele adı altında PKK / PYD ‘ ye geniş bir alan açılmıştı. Arkasından çözüm süreci sona ermiş ve çok şükür başarı ile atlattığımız terör örgütünün başlattığı ayaklanma çağrısı Hendeklere gömülmüştür. Bölge halkı bir şekilde terör örgütünü dinlememiş, zımnen de olsa sokağa çıkmayarak Devletimizin yanında olmuş ve mücadelenin başarıya ulaşmasına sebebiyet vermiştir.

 

            Yıllar sonra bugün Sayın Bahçeli’nin açıklamalarından hemen sonra iktidar, Suriye rejimine bir yandan görüşme çağrıları yaparken gelişen süreçte, HTŞ isimli yapı BAAS rejimini devirdi ve iktidarı ele geçirdi… Bir yandan yılların zulüm ve baskı rejiminin yıkılması düşüncesiyle büyük kutlamalar yapılırken meşhur Emevi Camii’nde bizim MİT başkanımızda Cuma Namazı kıldı. Yaklaşık on yıl önce olaylar ilk başladığında dönemin önce Dışişleri ( Düş İşleri ) Bakanı ve sonra Başbakanı olan Ahmet DAVUTOĞLU; hem siyasi hem de imani anlamda son derece hadsiz şekilde : “Biz istemeden Ortadoğu’da yaprak kımıldamaz” demiş ve ardından bir hafta sonra “Cuma Namazını Emevi Camii’nde kılarız” demişti… Sonrası malum. Rusya’nın bölgeye gelişi ve İran’ın da güçlü desteği ile rejim ayakta kalabilmiş ve yıllarca süren bir iç savaş yaşanmış, ülkemiz yoğun göç dalgasına maruz kalmıştı. Bizse büyük oranda yaprağın savruluşunu izlemek zorunda kalmıştık. Ardından özellikle 15 Temmuz sürecinden sonra gücümüz oranında etkili hamleler de yapıldı ve Suriye’ de yapılan Barış Pınar’ı ve diğer hareketlerle terör koridorunun denize ulaşması, devletleşmesi, kökleşmesi engellenmeye çalışıldı. Ama Suriye ‘ de rejimin düşüşün belirleyici unsuru tamamen Rusya’nın Ukrayna bataklığındaki mücadelesi, İsrail’in; İran’ın ve İran etkisinde ki güçlerin kolunu kırması sebebiyle gerçekleşmiştir. Esasen İsrail’in son bir yılda önce Gazze ardından Lübnan’ da yaptığı işgal ve sindirme süreci aslında Suriye’ye geliyor. Zira Şam’da kutlamalar yapılırken, Emevi Camii’nde namazlar kılınırken, İsrail; Suriye topraklarındaki işgalini genişletip stratejik noktalardaki hâkimiyetini güçlendirip, Şam’a on beş kilometreye kadar yaklaşmıştır. Yeni rejim ve destekleyenler kutlamalardan bu duruma anlamlı bir itiraz ve karşı koyuş göstermeye zaman bulamadı!

 

            Başarının, haydi hedef küçülterek söyleyeyim; pişman olmamanın ve mevcut durumu, bekayı korumanın ilk koşulu; gerçeği -somut çıplak gerçeği- doğru analiz edip, gerçekçi ve gücünüz oranında dengeli ve akılcı adımlar atabilmektedir. Bugün maalesef iktidar yandaşları Yeni Osmanlıcı hayalleri ile gücünü olmadığı kadar abartıyorken, iktidar karşıtları da gücünü ve etkisini tamamen yok sayıyor. İkisi de sağlıksız bir yaklaşım… Ancak hayalperestliğin bedelini Yüzyıl önce 1. Dünya Savaşında Enver Paşa’nın hayalleri ile çok acı şekilde ödemiştik… Bugün adım atarken akıldan çıkarmamamız gereken husus Mustafa Kemal Paşa’nın gerçekçi yaklaşımı olmalıdır.

 

            İktidar yandaşları, Suriye’de rejimin düşüşünü abartılı şekilde kutlarken ve Emevi Camii’nde kılınan namazdan bahsederken yine Sayın Devlet BAHÇELİ’nin ön alarak dillendirdiği bir konuyu gündeme aldı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın yeniden aday olabilmesi hususunu… Açıkça söyleyeyim; yirmi yıllık büyük bir siyasi kariyeri ve imkânsızı başaracak şekilde üst üste bütün seçimleri kazanma başarısını kötü bir jübile ile tamamlamak istenmiyorsa bu zorlama yola hiç başvurmayın derim. Zira Son Cumhurbaşkanlığı seçiminden çok kısa süre sonra yapılan mahalli seçimlerde görülen ciddi oy kaybı daha da önemlisi kaybedilen psikolojik üstünlük ve yitirilen çözüm üretme kapasitesi ile sonuç kaçınılmazdır.

Üstelik en son açıklanan asgari ücret rakamından sonra ve daha da kötüsü enflasyona ezdirmedik açıklamasından sonra seçimi; sadece aday değil, aynı zamanda büyük bir hayal ve umutla yola çıkmış olan tükenmiş bir Muhafazakâr – Siyasal İslami akım trajik olarak kaybeder.

 

            Umarım gerçekçi, adil ve siyaset anlayışı çıkarlarla kirlenmemiş inanç ve sağduyu sahipleri süreci doğru gözlemleyip çözüm üretebilir. Aksi takdirse; hem İsrail’in korkunç işgalleri hem de kaybedilen seçimden sonra belki de Emevi Camii’nde kılınan namaz Siyasal İslam’ın cenaze namazı olabilir.

 

Emevi Camii


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Ekrem ASMA Diğer Yazıları
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları