120x600

Alemdar inşaat

05-03-2016 Ekrem ASMA

Aslında 2011 ve 2015 yılları arasında yaşanılanları uzun bir yazı dizisi ile yazmayı düşünüyordum. Zira 2011 seçimlerinden sonra tam taşlar yerine oturuyor , sağlıklı yeniden yapılanma,  köklü sorunları çözmek ve toplumsal barışı sağlamak için alt yapı oluşuyor derken büyük bir alt üst oluş yaşandı ve ilkelliğin bataklığından çıkabilmek bir yana bataklığın derinlerinde boğulur hale geldik… 

 

 

 

 Gezi olayları , MİT Müsteşarlığına çözüm süreci sebebiyle soruşturma , MİT tırlarının ülke içinde durdurulması , 17 – 25 Kasım Yolsuzluk ve Yeniden Dizayn olayları , Yerel Seçimler , Cumhurbaşkanlığı Seçimleri , bir zamanlar Ergenekon Terör Örgütü üyesi denilenlere iade-i itibar , bir zamanlar “ ne istedilerse verilen” grubun terör örgütü olması , yolsuzluk iddialarının üzerinin kapatılması , çözüm sürecinin kritik bir noktada sona ermesi, Başkanlık sevdası , 3 ay arayla iki seçim … Ve hala son seçimden sonra da ülkenin bir bölümünde sürekli çatışmalar , sürekli şehit ve ölüm haberleri ve hala ama hala Başkanlık sevdası ve en sonunda Anayasa Mahkemesine “ saygı duymuyorum , tanımıyorum, uymayacağım “ nidası … 

 

 

 

 Her biri uzun uzun değerlendirmeyi , tarafların pozisyonlarını ve hatalarını ayrıntılı olarak açıklamayı gerektiren konular … Ama bu yoğun sürekli değişkenlik , bir olayı tam anlamadan ve sindirmeden arkası kesilmeyen yeni olaylar ve bataklığın sürekli dibe çekmesi… Açıkça bu konuları yazma isteğimi ve enerjimi tamamen alıp götürdü… Aynı şekilde,  kanıksanmış bir çaresizlik hali toplumun duyarlı kesimleri de dahil herkesi sarmaladı. Belki de bir savunma mekanizması olarak  akıl ve ruh sağlımızı korumak adına biraz geriye çekilmeyi tercih ediyoruz.  Bu sebeple bataklığın detaylarını anlatmak yerine bataklıktan çıkışın koşullarını yazmak istiyorum… 

 

 

 

 Öncelikle şu tespit ve ön kanı ile işe başlamak istiyorum… 2011 yılında bataklıktan çıkmak için ilk adımlar atılabilecekken neden bataklığın en derinlerine yuvarlandık ? Sanırım en temel sebebi , uluslararası sistemin bize biçtiği rolü aşıp bağımsız aktör olma ihtimali doğdu anda küresel sistem bir şekilde bizi bataklığa doğru geri itiyor ve maalesef biz de koşar adım coşkuyla bataklığımıza sürükleniyoruz. Olaylara komplo teorileri ile yaklaşmayı ve kendi sorumluluğumuzu ortadan kaldıran , sorunu dış güçlerde arayan bakış açısını kabul etmiyorum.  Ancak - kendi hatalarımızı ,  sorumsuzluğumuzu ve beceriksizliğimizi yok saymadan - küresel güç odaklarını ve faaliyetlerini de yok sayarak yapılacak tespitler en baştan hatalı olduğunu düşünüyorum . Kimdir bu küresel güç odakları ? Elbette bilmiyorum …  Ama sanırım ip ucu  “bavulcuda” … 

 

 

 

 Üzerinde neredeyse hiç durulmadı  … Ama çözümün başlangıcı bence “bavulcu” ile hesaplaşmaktan geçiyor… Zira bavulcu önce sanırım 2008 – 2009 yılında ortaya çıkıp bir bavul dolusu belgeyi servis edip Ergenekon – Balyoz vs. operasyonlarının düğmesine bastı … Sonra 2013 yılında yine bavuluna belge doldurup bu defa Ak Parti –   artık paralel terör örgütü olarak tanımlanan -  Cemaat kavgasının fitilini yaktı … Bavulun içindeki belgelerin önemi ve araştırılması kadar önemli olan bir hususu sürekli ama sürekli atlıyoruz… Zira birileri , gerçeği ortaya çıkarma amacı ile değil sırf kendi isteklerini yerine getirmek için sadece isteği zamanlarda bavulu tedavüle sokuyor. Biz de bavulla birlikte bataklığa iyice gömülüyoruz… Öncelikle, birilerine, bavulunu dolduracak malzemeler ve sebepler üretmekten vazgeçmemiz gerekiyor… Bavulun içindekilerle dürüstçe yüzleşirken aynı zamanda bavulcuyla da hesaplaşmamız gerekiyor… 

 

 

 Bataklıktan çıkmak için öncelikle dört konunun açıklığa kavuşturulması gerekiyor. 2002 – 2015 sürecinde yaşanılanları sağlıklı ve adil olarak tahlil edip ; seçilmiş meşru iktidara karşı darbe girişimlerinin araştırılması adına Ergenekon iddialarının somut delillerle araştırılması;  meşru seçimlerle iş başına gelen hükümet ve yetkileri hakkındaki yolsuzluk ve hukuka aykırı eylemler  iddialarının somut delillerle sağlıklı ve adil şekilde soruşturulması ; emniyet , yargı ve kamu kurumları içerisinde örgütlendiği ve uluslar arası bağlantıları olduğu iddia olunan grubun somut iddia ve delillerle soruşturulması …  

 

 

 

 Maalesef bütün bu iddiaları somut ve adil şekilde değerlendiremiyoruz… Gerçek ve itham sürekli birbirine karışıyor… Sağlıklı somut bir iddia ve delillerini ortaya koymak yerine peşin yargılarla ve karalamalarla ya da tam tersine görmezden gelme ve peşin aklama ile olaylara yaklaşıyoruz… Bu sebeple de tam da bavulcunun istediği gibi hareket ediyoruz… 

 

 

 

 Bataklıktan çıkmak için asıl yapmamız gereken önce bavulcu ile yüzleşmemiz… Ama daha önce yapmamız gereken , kendimizle yüzleşip dürüst ve adil olabilmeyi başarabilmek …    


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Ekrem ASMA Diğer Yazıları
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları