120x600

Alemdar inşaat

01-05-2016 Eda BAYRAKTAR

Yakın zamanda zat-ı muhteremin biri bir kuyuya taş attı. Anayasada düzenlemeye giderken laikliğin tartışılabileceğini, hatta aklıselimin tartışması gerektiğini söyledi. Şu ülkede tartışılması gereken en son şeylerden birini tartışmaya açtı. Dil sürçmesi değildi, yanlış zamanda yanlış yerde kurulmuş öylesine bir cümle de değildi. AKP diktasının 13 yıldır ilmek ilmek ördüğü siyasi İslam modelinin en son örneklerinden biriydi. Elbette planlıydı.

 

Bu söylediğinden bihaber zat-ı muhteremin açıklamasıyla gündem alt üst oldu. Laiklik ne demekti, anayasada olmalı mıydı, güvence altına alınmalı mıydı, hatta laiklik “tartışılabilir” bir kavram mıydı günlerdir bunu konuşuyor herkes. Tabii bu esnada temel siyasi, idari veya ahlaki değerlerimiz yıpratıldığında, yıpratanın arkasında omuz omuza olmalarıyla tanıdığımız sivil toplum örgütleri de sahneye fırladı. 8 tanesi -ki bir tanesi çocuk istismarcısı Ensar Vakfı!- Bolu’da bildiri yayınlamış. “Adam haklı beyler” demişler. “Laiklik  anayasanın olmazsa olmazı değil” demişler. “Laiklik evvelden anayasada yoktu, CHP koydu anayasaya” demişler. Bir de Avrupa’dan örneklerle gelmişler ki siyasal ve anayasal külliyata dair donanımları hepimizi ürkütsün.

 

Beyler, laiklik anayasaya tabii CHP’yle girdi. Anadolu’da hiçbir Anadolulunun tahayyül edemeyeceği modern devrimi yapan parti ne AKP’ydi, ne de onun ağababalarıydı. AKP’nin ağababaları tası tarağı toplayıp Malta’ya kaçmıştı, biliyorsunuz. E takdir edersiniz ki bir sömürge devleti olarak kalmak yerine bağımsız, çağdaş bir Türkiye Cumhuriyeti kurmak gereklilikleri olan bir durumdu. Her devrim gibi Anadolu’da gerçekleşen bu büyük devrim de birtakım yenilikleri beraberinde getiriyordu. Tarih bilginiz yerindeymiş, biliyorsunuz, laiklik de bu yeniliklerden biri. Laiklikten alarak adım adım geri gidersek; laiklik bu yeniliklerden biri, bu yenilikler Milli Mücadele’yle gerçekleşen devrimin hayat sigortası, bu devrim emperyalizme uşak olmaya başkaldıran bir halkın bağımsızlık ve uygarlık şarkısı, bu şarkı tüm emperyalistlere karşı bir meydan okuma..

 

Peki ne der laiklik ilkesi?

 

Devlet herhangi bir dini üstün tutamaz, tüm dinlere eşit mesafe olmak zorundadır, der. Buna göre bir ülkede devlet aygıtının ya da çoğunluğun(ya da azınlığın) inandığı bir din diğer yurttaşlara baskı unsuru olarak kullanılamaz. Yani bireyin inanç hürriyeti bizzat laiklik ilkesiyle güvence altına alınır. Kurumsal ve örgütlü bir devlet yapısı kendini kendi anayasasında laik olarak tanımlıyorsa, siyasi iktidarlar tüm dini erklerden bağımsız olarak, tüm yurttaşlara eşit siyasal-sosyal hakları sağlamakla yükümlüdür. Dini erklerden bağımsız olarak! Laik devlet, tüm yurttaş çocukları dini dogmaların peşinde değil, ilmi kanıtlar ışığında eğitir -ki bilime dayalı eğitim sisteminin yetiştirdiği ve önce ülkesine, sonra tüm dünyaya her alanda yenilik sunabilen bireyler olsunlar. Zira bugüne kadar hiçbir laboratuvarda yönergeler arasında X dininin şart koştuğu maddeler yer almamıştır. Eğitim bilimsel olmalıdır! Böylece ülke teknolojik, ekonomik, askeri, demokratik vs. anlamda gelişmiş ülkelerle rekabet edebilir düzeyde olur. Laik sistem hüküm sürüyorsa, din ve mezhep ayrımı gözetmeksizin tüm yurttaşlar aynı kanunlarca, aynı mahkemelerde ve eşit koşullarda yargılanır. Şeriatın kestiği parmak acır, bu yüzden şeriat parmak kesemez, şeriatın parmak kesmeye hakkı yoktur, yargılama hakkı yargınındır. Laiklik, insanları inançları doğrultusunda istismar eden büyücüyü, hocayı, şeyhi de cezalandırır. Yani laik devlet tüm dinlere eşit mesafede durduğu gibi dini kötüye kullanmayı da yasaklar. Yani sekülerizme kazan kaldıran dünyalar akıllısı güzel kardeşim, laik devlet varsa senin için de var.

 

Ah bir de dipnot:

 

Bir de Fransa’dan başka bir Avrupa ülkesinin laikliği “dayatmadığını” vurgulamışlar. Avrupa’ya ilgileri gözleri dolduruyor; herhalde kilise tahakkümündeki Ortaçağ Avrupası hakkında da birkaç şey biliyorlardır. Bilmeden bunu söylüyorlarsa, vallahi ayıp billahi ayıp.

 


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Eda BAYRAKTAR Diğer Yazıları
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları