120x600

Alemdar inşaat

22-03-2022 Eda BAYRAKTAR

*Editörün notu; Bu yazıyı, The Alan Parsons Project topluluğunun “La Sagrada Familia” ve “Paseo De Gracia” şarkıları eşliğinde okumanızı öneririz…

 

 

Muhteşem şehir planlaması ve tarih kokan sokakların şehri; Barcelona… Bu şehre yolunuz düştüyse, ilginç mimarisiyle şehre hayat vermiş olan Mimar Gaudi’nin sürrealist eserleri arasında yürümeye hazır olun.

İspanya bir Avrupa Birliği ülkesi olduğu için, ülkeye seyahat ederken Schengen vizesi almanız gerekiyor. Havayolu ile Türkiye’den Barcelona’ya doğrudan ulaşım mümkün, havaalanından şehre gidiş için de birden fazla seçenek mevcut. Barcelona’ya indiğinizde polis ve toplum taşıma araçlarındaki –özellikle metrodaki- ekranlar sizi yankesicilere karşı uyararak sırt çantanızı önünüze takmanızı istiyor. Bu gerçeğe karşı tedbirli olduktan sonra şehrin keyfini sürmeye başlayabilirsiniz. Öncelikle, Barcelona’da insanların çok yardımsever ve güler yüzlü olduğunu söylemek gerekiyor. Sorduğunuz her soruya doyurucu bir cevap alabiliyorsunuz. İspanyolca bilmemeniz de sorun değil, çünkü halkın büyük çoğunluğu İngilizce konuşabiliyor. Şehir merkezine geldiğinizde fark edeceğiniz ilk şey, Barcelona’da ulaşımın ucuz ve çok kolay olduğu. Hem gezilip görülecek yerlerin çoğu birbirine yakın hem de tren ağı oldukça gelişmiş.

 

 

Barcelona’da turistlerin yürüyüş yapmak için en çok tercih ettiği yerlerin başında hediyelik eşya dükkânlarının sıralandığı La Rambla geliyor. Uzun, ağaçlı bir yaya yolu olan La Rambla’nın gecesiyle gündüzü aynı, her zaman canlı ve çok kalabalık. La Rambla’dan Port Vell (liman) tarafına ilerlerken ünlü kaşif Christophe Colomb’un heykeli sizi karşılıyor. 60 m yüksekliğindeki bu heykelin zirvesine asansörle çıkabiliyorsunuz. La Rambla’nın doğusunda, Barcelona Belediye Binası, Barcelona Katedrali, Sant Jaume Meydanı gibi yerlerin bulunduğu Barri Gotic (Gotik Semt) bulunuyor. Dev binaların arasında kalan dar sokaklarda Cerda’nın “ızgara” şeklinde tasarladığı eşsiz kent mimarisinin tadına vararak yürüyor, birbirinin aynısı olan şirin sokaklarda gezerken Ortaçağ’a tanıklık ediyorsunuz. Barri Gotic, tarihsel yapıların arasında dinamik bir yaşama da ev sahipliği yapıyor. Her bütçeye uygun onlarca bar, restoran ve otelin olduğu bölge, ünlü Barceloneta Plajı’na çok yakın. Barceloneta’nın gündüzü kadar, gecesi de hareketli.

 

 

BİTMEYEN TAPINAK: LA SAGRADA FAMILIA

Kentin simgesi haline gelen ve yapımı henüz tamamlanmamış olan dünyaca ünlü La Sagrada Familia (Kutsal Aile) Tapınağı, Barcelona’da mutlaka görülmesi gereken yerlerin birinci sırasında. İnşası 1800’lü yıllarda başlayan ve mimarı Gaudi’nin ölümünden sonra yavaşlayan kiliseyi gezdiğinizde neden bitmediğini anlayabilirsiniz. La Sagrada Familia yalnızca yaratıcısının kendisini anlayıp yorumlayabileceği türden bir şaheser. Uzun kuyruklardan sonra binaya girdiğinizde, gördüğünüz her detay karşısında hayrete düşüyorsunuz. Her zerresinde dekoratif figürlerin olduğu devasa duvarlar, bir ağacın dallarını andıran kolonlar, doğal ışıklandırma sağlayan camlar ve gökdelen gibi göğe uzanan dar kuleler… Kuleleri tırmanmak isterseniz, daracık ve korkuluğu olmayan merdivenleri tırmanmak zorundasınız. Yükseklik korkusu olanlar için aşılması zor bir görev olabilir, ancak Barcelona’ya tepeden bakmaya değer.

 

 

MİMAR GAUDI’NİN İZLERİ

Barcelona gezisi sırasında Mimar Gaudi’nin şehre kazandırdığı başka eserleri de mutlaka görmek gerekiyor. İlham kaynağı hayvanlar, ağaçlar, çiçekler ve meyveler olan Gaudi, Barcelona’ya görenlerin etkisinden kolayca kurtulamayacağı tarzda binalar yapmış. Bu ilginç mimari tarzın iki örneğini görmek için Gracia bölgesine gitmelisiniz. Birbirine birkaç dakika uzaklıkta konumlandırılmış olan Casa Mila ve Casa Batllo cadde üzerinde sizi bekliyor. Simetriden uzak olan bu binalarda, doğa figürlerini görüyorsunuz. Casa Mila şehrin ilgi çeken eserlerinden biri olarak ziyaretçi akınına uğruyor. Binanın özelliği doğal taşlardan yapılmış asimetrik bir yapı olması ve hem içinin hem de dışının doğal detaylarla bezenmesi. Casa Batllo da, tıpkı Casa Mila gibi, köşelerin olmadığı, “yuvarlak hatlı” bir yapı. Çatısı bir balığın pullarını andırıyor, binanın her yeri kemik sütunlarla ve rengârenk mozaiklerle donatılmış. Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamında görebileceğiniz “Fransız balkon”, Casa Batllo’da da kullanılmış, ufak bir farkla: balkonlar kuru kafayı andıran kemik sütunlardan inşa edilmiş. Aydınlatma ışıkları yanınca binanın biraz ürkütücü durduğunu söylemek gerek, bu yüzden binayı mutlaka gece görmelisiniz. Gaudi, Katalan şehrine masal parkını andırır gibi binbir rengin barındığı, Park Güell adında bir park da inşa etmiş. Buraya ulaşım, şimdiye kadar bahsedilenlere nazaran biraz zor, çünkü Park Güell duraklara yakın değil. Turistlerin ilgiyle gezdikleri parka, bir süre yürüdükten sonra ulaşabiliyorsunuz. Park sıra dışı tasarımıyla hayranlık uyandırıyor. Renkli mozaik taşlarıyla bezenmiş kısa duvarlar, oturma yerleri, evler ve doğa size kısa süreliğine dış dünyayı unutturacak bir masal parkı hissiyatı veriyor. Bu park içinde Gaudi’nin olduğu söylenen bir ev de mevcut.

 

 

İspanya’da gezilip görülecek yerler bunlarla sınırlı değil. Katalan Ulusal Sanat Müzesi’nde İspanya’nın dört bir yanından getirilmiş sanat eserlerini,  Pablo Espanyol’da İspanyol evlerinden oluşmuş küçük bir köyü, Picasso Müzesi’nde ünlü ressamın 4000’e yakın eserini görebilir, Çağdaş Sanatlar Müzesi’nde Dali ve Picasso tablolarını karşılaştırabilirsiniz. Barcelona’da vaktinizi dolu dolu geçirmek için sonsuz seçenek var. Avrupa’nın en güzel mimari örneklerini taşıyan bu kentte gezmekten yorulursanız bir restorana oturup “sangria” içerek soluklanır, sırada neresi var karar verirsiniz. İyi tatiller!

 


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Eda BAYRAKTAR Diğer Yazıları
Köşe Yazarları
Burç Yorumları