Eda BAYRAKTAR
SÖMÜRÜYE KÖLE
SÖMÜRÜYE KÖLE
17 Eylül’e bakınca çocukluğumdan beri okulun açıldığı tarihten başka bir şey göremem. Tam tarihidir yani, bir dönem başlayacaksa bunun tarihi 17 Eylül’dür. İşte o gündeyiz yine. Ama o dönemle bugünkü eğitim-öğretim sistemi arasında epeyce fark var. Aranızda kötü niyetliler olduğunu biliyorum, bu yüzden bu farklılığın yaşıma bağlı olduğunu söyleyecekler. Lütfen onlara itibar etmeyin. Zira son 16 yılda 20’ye yakın sistem değişikliğine uğradı Türkiye’de eğitim. Misal, 4 yıl önce ilkokula başlayan bir çocuk da bugün aynı sistemin yarış atı değil, başka bir sömürüye köle. Evet, köle.
Neden mi köle?
Malumunuz karma eğitim zorunluluğunun kaldırılması gündemde. Oysa karma eğitimin olmaması demek, erkek çocuklar ve kız çocuklar arasında cinsiyete dayalı bir farklılık belirlemek, onları hayata hazırlarken birbirlerinden izole ederek büyütmek demek. Karma eğitimin kaldırılması demek, kız çocuklarının ve erkek çocuklarının birbirini tanımadan büyümesi, toplumda kendi cinsiyetini taşımayan herkesle arasına iletişime engel olacak biçimde “mahremiyet duvarı” inşa etmesi, nihayet okul bittiğinde harem-selamlığın sersemliğiyle sosyal yaşantıya ayak uyduramaması demek. Araştırmalar, karma eğitim gören öğrencilerin sosyal davranışlarında daha hakkaniyetli, saygılı ve iletişime açık olmayı benimsediklerini gösteriyor. Bir arada okuyan öğrenciler özgüven kazanmada daha avantajlı olduğu için öğrenmeye açık, sorgulayan ve akademik başarı elde edebilen bireyler olarak toplumda yer ediyor; dolayısıyla iş yaşamında ve sosyal çevresinde daha başarılı ilişkiler kuruyor. Bundan yoksun büyüyen biri, sorgulamadan –yani koşulsuz- itaat ettiği için başkasının gerçeğiyle yetinebiliyor, -bahsettiğim gibi- ömür boyunca “sömürüye köle” oluyor. Haklarını, ödevlerini bilmiyor; toplum içinde “öylesine” yer tutan, fikirlerine önem verilmeyen (çünkü fikir üretemeyen), yaşayıp giden biri haline dönüşüyor. Bölünmüş eğitimin toplumda kadın-erkek eşitliğini daha ilkokul çağındaki çocuklardan başlayarak zarara uğrattığını düşünürsek, durum daha vahim bir hal alıyor. Gün sonundaki gerçeklik hiçbir kız anne-babasının hoşuna gitmeyecek bir şekle bürünüyor: Sorgulamayan erkek sisteme, sorgulamayan kadın hem sisteme hem erkeğe köle…
İşte bugün 17 Eylül.
Duyarlı veliler olarak siz de elinizi taşın altına koymak istersiniz diye düşündüm, son uyarıyı yapayım dedim. Kimse kabul etmese de gelecek neslin kadın-erkek eşitliğine dayalı bir toplumsal düzen içinde üretime “eşit oranda” katılabilmesi, sosyal yaşamın her alanında cinsiyet eşitliğini savunabilmesi, ezcümle ülkemize faydalı bireyler olabilmesi için herkesin, tüm anne babaların, tüm yurttaşların bir sorumluluğu var. Kamuoyu baskısı yaratmak, Milli Eğitim Bakanlığı’na talep iletmek sonuç alabilmek için çok önemli. (Tecavüz yasasından nasıl vazgeçildiğini hatırlamak sizin için doğru bir motivasyon kaynağı olacak.) Bu yüzden CHP Gençlik Kolları karma eğitim zorunluluğunu baltalayan kararın durdurulmasına yönelik imza kampanyası düzenliyor. Çorbaya biraz tuz atmak isterseniz, CHP tüm şehirlerde sizinle. “Yok, ben bunu bir parti çatısı altında yapmak istemiyorum” derseniz, siz de kendi okulunuzda düzenleyebilirsiniz.
Başarılar, sevgiler ve aslında -uzun süreden sonra- merhaba!