Usta gazeteci Enver Aysever Bolu’ya geldi
Gazeteci-Yazar Enver Aysever Pazar günü Lento Dükkan’da "Edebiyat yazmak, okumak, anlamak” başlıklı söyleşi ve imza günü etkinliğinde okutucularıyla bir araya geldi.
Kendi adını taşıyan You Tube kanalı ile Türkiye’nin en çok izlenen programcıları arasında yer alan Enver Aysever, Bolu’ya gelerek okuyucularıyla buluştu. Lento Dükkan’da gerçekleştirilen etkinlikte edebiyat alanında önemli değerlendirmeler yapan Aysever; “İçinde bulunduğumuz toplumsal meseleler her zaman entelektüel tartışma konularımızın, düşünsel meselelerimizin önüne geçiyor. Sanat yapıtının kendisinin gerçekten bir sanat yapıtı olma özelliği varsa zaten siyasal olduğunu da hepimiz biliyoruz. En içe kapalı ve siyaset dışı durduğunu sandığımız yazarın ya da yapıtın bile tam tersine toplumsal açıdan toplumu dinamikleme ve irkiltme bağlamında bir yeri olduğu da biliyoruz. Bir yazarın, bir yapıtının insanların günlük hayatında örnek verilir hale gelmesi muazzam bir şeydir. Bizde bunun en büyük örneği Aziz Nesin’in “Zübük” isimli romanıdır. Çünkü siyasal hayatımızda bunun bir karşılığı vardır” Dedi.
Aysever sözlerine şu şekilde devam etti; “Şair toplumun duygularını biriktiren, duygusuyla meşgul olan kişi değildir. Şair aslında bugün bize bu kadar kaotik ve içinde çıkılmaz bir ortamda imge ile düşünsel olarak yeni alanlara bakabilmemiz için yeni düşünme alanların çok boyutlu olarak açılmasına olanak sağlar. Kitleselleşme problemi siyasal açıdan başka bir tartışmanın konusudur. Çünkü bu otoriterleşme çağında yeni örgütlü bir toplum arayışı var. Acaba toplumun bir örgütlü olma gereksinimi olabilecek mi? , bireyin yalnızlığa ve bencilliğe itildiği bir dönemde ne olacak? Meselesi ayrı bir tartışma konusudur.
Bütün bunlar olurken semavi dinlerin giderek etkisini kaybettiğini ve Spiritüal anlamda modern dinlerin ve tarikatların baskın bir şekilde özelikle burjuvazi ve beyaz yakalıları esir alması başka bir tehlikedir. Beyaz yakalının bu telaş içerisinde bir taraftan para kazanma zorunluluğu var. Çocuğunu özel okula gönderecek, yeni buzdolabı alacak, yeni cep telefonu alacak, yurtdışında tatil yapacak. Çünkü bunlar üzerinde kartvizit gibi durmaktadır. Beyaz yakalı, buna yetişmek için hayatın diğer alanlarıyla ilgilenemiyor. Ama bilmekte istiyor. O zaman ne oluyor; Hap kitaplar dediğimiz kitaplar devreye giriyor. “ 100 soruda mutluluk”, “ Görülmesi gereken yerler” gibi son derece tehlikeli ve insanı aslında rencide eden konservatif şeylerle karşı karşıya kalıyor. Siyasal anlamda derin tavır da gösteremeyeceği için din ihtiyacını “Feng Şui”, “rahiplerle dans”, “yoga” gibi şeylerle gidermeye çalışıyor. Hayatımızda koca koca insanların bunun peşine düştüğü bir yere doğru geliyoruz. Bunların tamamı insanın ahlaki ölçüt sorunundan, düşünsel olarak kaybolmasından kaynaklı. O yüzden buraya da iyi bakmak gerekiyor. Kimsenin bir şeye vakti yok ama bir an geliyor gencecik bir yaşında emekli oluyorsun. Belki parayı alan bir emekli olmuyorsun ama -bana göre bir anda işsiz kalıyorsun beyaz yakalı olarak- çok zamanın oluyor. O zamana kadar hiç yapmadığın şeylere hobi diye gidiyorsun.
Tüm bu sorunların üst üste geldiği yerde; kişinin, bu çağın getirdiği çok sarsıcı ve faşizm olarak düşündüğüm bir çağda yeni bir eleştirisel dil bularak çığlık atmak gerektiğini düşünüyorum. Fakat bireysel çığlıkların çok küçük olduğunu ve bu çığlıklarında bulunması gerektiğini düşünüyorum. Birbirlerine değmeyen çığlıklar bunlar. Değebilme ihtimali var ancak içinde bulunduğumuz dünya şartları içinde yolunu ve yordamını bulmak çok kolay değil. Bunun doğurduğu dehşeti de bir yandan fark etmemiz gerekiyor."
Etkinlik sonunda Gazeteci-Yazar Enver Aysever kitaplarını imzaladı.
