Eğitim sistemimizde akademik başarı önemlidir. Öğrencilerin hedefledikleri mesleklere ulaşmalarında önemli bir yeri olan üniversiteye hazırlık süreçleri ilköğretimin ilk yıllarından başlayarak lise yıllarına kadar devam etmektedir.
Öğrencilerin üniversiteye giriş sınavı öncesinde liseye geçiş sınavında başarılı olmaları beklenmektedir. Sınavlara hazırlanmak bireysel bir etkinlik gibi gözükse de öğrencilerin sınava hazırlık sürecinde ebeveynler de öğrenciye yakın çaba harcamaktadır. Süreçten öğrenciyle birlikte etkilenen ebeveynler, davranışlarıyla ve tutumlarıyla aynı zamanda öğrenciyi de etkileyebilmektedir. Burada öğrencilerin sınavlardaki başarısını etkileyebilecek olan ailelerin davranış ve tutumlarına göz atalım.
Sınav sürecinde başarıyı etkileyen bir unsur olan motivasyonun sağlanmasında ailenin rolü çocuğu anlamaktan geçmektedir. Çocuğun okuldaki derslerinde ve sınavlarında zorlandığı durumları ifade etmesine izin verilmelidir. Çözüm yolları bulmaları konusunda yardımcı olunmalıdır. Anne ve babanın ilgili, olumlu tutumu başarının temelini oluşturur. Çocuğa önemli olduğu hissettirilmeli, değer verilmeli, görüşlerine saygı duyulmalıdır. Çocuk bu sayede aile desteğini daima yanında hissedecektir.
“Yanlış yaklaşım kaygıyı doğurur.” Çocuğu motive edebilmek adına yapamadıklarının değil de yapabildiklerinin üzerinde durmak da büyük önem taşır. Takdir edilen ya da beğenilen davranışların tekrar edilme olasılığı daha yüksektir. Destek gören, takdir edilen çocuklar da daha çok çalışma eğiliminde olurlar. Öğrencinin başarılı olabildiği farklı alanlar ortaya çıkartılıp başarıları hatırlatılmalıdır. İletişim kurarken “Bu kafayla gidersen biraz zor kazanırsın.” gibi olumsuz ifadeler yerine “Geçen gün kendi başına oturup ders çalışman çok hoşuma gitti.” şeklinde çocuğun kendi başına ders çalışma sıklığını arttıracak söylemler faydalı olacaktır. Var olan davranışlarını farklılaştırmasında onu cesaretlendirecektir.
“Sürekli ders çalış demek ne kadar etkili?” Öğrenciye sürekli olarak ders çalış demek çocuğun gerginliğinin artmasına ve bu da sizinle duygusal bir kopukluk yaşamasına sebep olur. Elbette ki çocuklara ders çalışmalarının hatırlatılması gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta öğrencinin ders çalışmasının ona sağlayacağı olanakların farkında olmasını sağlamaktır. Bu şekilde öğrenci ilerleyen dönemde bir dış uyarıcıya ihtiyaç duymadan ders çalışmaya başlayacaktır.
Çocuğunuzun evde verimli ders çalışabilmesi için uygun bir ortam hazırlanmalıdır. İmkân varsa öğrenciye ayrı oda tahsis edilmesi en uygunudur. Odada öğrencinin çalışmasına katkı sağlayacak masa, ışık, kitaplık bulunmalıdır. Öğrenciye ayrı oda verilme şansı yoksa bireyin çalışacağı ortamın sessiz, ısının ve ışıklandırmanın normal olması gerekir. Çalışma ortamı mümkün olduğunca dış uyaranlardan uzak tutulmalıdır. Misafir, tatil, aile etkinlikleri emrivaki olmamalı öğrenci ile birlikte planlanmalıdır. Ailedeki problemler bireyin yanında tartışılmamalı ve gergin ortam yaratılmamalıdır. Unutmayalım ki, öğrenciye evde verilebilecek en uygun ortam huzur dolu bir ailedir. Öğrenciye mümkün oldukça huzurlu bir çalışma ortamı sunulmalıdır.
Çocuklarınızın sorumluluk almalarına izin verin. Ebeveynler çocuklara karşı korumacı bir yaklaşım sergilerlerse onun yerine düşünüp onun yerine karar alırlarsa bireyler ilerleyen dönemlerinde kendi kararlarını ve kararlarının sorumluluklarını alamayacaklardır. Unutmayalım ki sınava hazırlıkta öğrenciye yönlendirici desteği yaptıktan sonra sınava hazırlanmak öğrencinin sorumluluğundadır. Çocuğunuzun büyüdüğünü kabul etmek ve yaşına uygun sorumluluklar vermek gelişimleri için önemlidir.
Anne ve babalar genellikle çocuklarını motive etmek için diğer öğrencilerin ya da kardeşlerin başarılarıyla kıyas yapabilmektedirler. Sanıldığının aksine bu durum ders çalışma isteğini azaltacak sınava hazırlığı öğrencinin gözünde büyütecektir. Öğrenciyi kendi süreci içerisinde değerlendirmek ve her gün çalışmalarının üzerine kattıklarını görmek sınava hazırlıkta daha sağlıklı bir süreç sağlar.
Öğrencilerin sınavlarda başarıya ulaşmalarında etkili olan önemli unsurlar vardır. Başarıda bireysel etkisi olan unsurlar zeka, motivasyon, verimli ders çalışma becerisi ve kişilik özellikleri; çevresel unsurlar aile tutumu, aile desteği, öğretmen ve öğrenci etkisidir. Biz KÖK Eğitim Kurumu olarak öğrencileri bireysel koçluk sistemiyle takip ederek verimli ders çalışma becerisi kazandırıyoruz. Kurum olarak akademik öğrenme tarzlarının mizaçlarından etkilendiğini biliyoruz. Mizaç odaklı rehberlik modeliyle öğrencilerin potansiyel güçlü ve riskli yönlerini görerek kendilerini tanımalarını sağlıyoruz. Öğrencinin eksik yönlerini tamamlayacak mizaç tipindeki koç öğretmeni ile eşleşmesini yapıyoruz. Velilerimizi öğrencilere sınav dönemindeki yaklaşımları ve bu dönemde öğrenci takibinin nasıl yapılması gerektiği konusunda bilgilendiriyoruz. Kurum olarak her öğrencinin sınava hazırlık sürecinde öğrenci, öğretmen, veli ve kurum arasındaki iletişimin başarılı bir şekilde ilerlemesini sağlayarak öğrencinin başarısını etkileyen çevresel faktörü güçlendirmekteyiz. Kurum olarak velilerimizin ve öğrencilerimizin başarıya götürecek adımlarında yanındayız.
Çok çalışmak verimli çalışmak değildir. Öğrencilerimizin kendilerine ve sevdiklerine vakit ayırmalarına da izin verelim.
İki ormancının hikayesini biliyor musunuz?
Bir ormanda iki ormancı ağaç kesiyormuş. Birinci ormancı sabah erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyor, bir ağacı kesip hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyunca, dinlenmek için ve öğle yemeği için kendine vakit ayırmıyormuş. Akşamları da ormancı arkadaşından birkaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıp evine daha geç gidiyormuş. İkinci ormancı ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında evine dönüyormuş. Bir hafta boyunca kim daha fazla ağaç kesecek bakalım demişler, bu yoğunlukta çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar.
İkinci ormancı çok daha fazla ağaç kesmiş. En çok ağacı kendisinin kestiğini düşünen birinci ormancı çok şaşırmış: Bu nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken ağaç kesmeye başladım, senden daha geç evime döndüm. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Nasıl daha başarılı oldun, sırrın nedir? diye sormuş. İkinci ormancı tebessümle yanıt vermiş:
– Bir sırrım yok. Sen durup dinlenmeden çalışırken ben birkaç ağaç kestikten sonra hem dinleniyordum hem de baltamı biliyordum. Keskin baltamla, daha az çabayla, daha çok ağaç kestim.
Unutmayalım, öğrencilerin dikkat süreleri vardır. Bu süre aşılınca öğrenci ders çalışma isteğini kaybedebilir. Hayat akarken kendimize, sevdiklerimize zaman ayırmak, kendimizi eğitmek, baltamızı bilemektir. Çocuklarımızın zaman zaman baltalarını bilemelerine izin verelim.
Öğrenmeyi her gün üzerine koyduğumuz adımlarla ilerletelim.
Seth Godin'in dediği gibi:
"Öğrenme, içinde yaşamak istediğimiz geleceğin kapısını açar."