120x600

Alemdar inşaat

20-08-2015 GÜNDEM

Olayların ardındaki gerçek ne?

Olayların ardındaki gerçek ne?

Olayların ardındaki gerçek ne?
Bİ tur

Ülkemiz Ramazan bayramının hemen ardından sanki gizli bir el değmişçesine bambaşka bir yörüngeye girdi. Çoğumuzun 90’lardan hatırladığı “Düşük yoğunluklu savaş” günleri tekrar kapımızı çaldı. Ülkemiz son yıllarda barış ortamının getirdiği ekonomik ve sosyal rahatlama sayesinde bölgesinde güven ve huzurun adresi haline gelmişti. Ortadoğu ateş çemberinden geçerken ülkemiz 3 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yaptı. Geçmişinde 1 Mayıs 1977,1978 Kahramanmaraş Katliamları,1980 Çorum katliamları,1993 Sivas katliamları gibi birçok karanlık olaylara sahne olan ülkemizde bu zincire 20 Temmuz 2015 tarihinde yaşanan Suruç Katliamı eklendi. Saldırıyı gerçekleştiren kişinin İŞID terör örgütü ile bağının olduğunun iddia edilmesi, sonrasında IŞID terör örgütü militanlarının bir askerimizi şehit etmesi ardından da ateşkesi bozduğunu açıklayan PKK terör örgütü ile yaşanan çatışmalar güven ve huzur adası olan ülkemizi yeniden kaosun, acının, gözyaşının merkezi haline getirdi. Türkiye yurttaşları daha önce izledikleri bu kanlı filmin yeni versiyonunu bir daha seyretmek istemiyorlar. İspanya’da ETA, İrlanda da ise IRA gibi ayrılıkçı terör örgütleri bundan böyle 'demokratik' yollarla mücadele edeceğini ve 'silahlı Mücadele’yi bıraktıklarını ilan etmişlerdi. Ülkemizde demokratik kanallar açık olmasına rağmen ve mecliste bir çok politik anlayışın  temsil hakkı bulunmasına rağmen filmin yeniden başa sarılması akıllara ister istemez şu soruyu getiriyor; “7 Haziran’a kadar barış süreci devam ederken, seçim sonrası ortam nasıl bu hale dönüştü?",” Şimdiye kadar müzakere adı altında İngiltere ve İspanya hükümetlerinin izlediği politikaların benzerini yürüten hükümet 7 Haziran genel seçimlerinden sonra niye makas değişikliğine gitti?"  Bu soruların yanıtlarını bulduğumuzda içinde bulunduğumuz günlerin getirdiği kaotik ortamın da daha rahat anlaşılacağını düşünüyoruz.

Türkiye ilk kez terör örgütlerinin hedefi olmuyor. Müslüman bir toplum yapısında Laik ve seküler bir devlet modelini bu kadar başarıyla uygulayan dünyada başka bir ülke yok. Türkiye insanı daha fazla ekonomik büyümeyi, kalkınmayı ve evrensel anlamda geçerli bir yaşam standardını fazlasıyla hak ediyor ama bu hayallerle, düşlerle ya da doğuya giden geminin içinde batıya koşmakla olmuyor. O yüzden Türkiye’nin gerçek anlamda bir demokrasiye, tüm yönleriyle işleyen bir parlamentoya, Halk iradesinin yönetim şekline yansıdığı bir hükümet modeline olan ihtiyacı büyük bir zorunluluk arz ediyor. Türkiye ne bir Yugoslavya, ne bir Suriye ne de bir Irak olacaktır. Ordumuz dünyasının sayılı ordularından biridir. İçinde bulunduğumuz günlerden de sağlıklı bir şekilde çıkacağız. O yüzden terörün hayatımızı ele geçirmesine, günlük yaşayışımıza müdahale etmesine ve algı operasyonu yapmasına izin vermeyelim yeter.

 




HABERE YORUM YAZIN

DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları