Cihan bey, mimarlık, inşaat ve restorasyon alanında elde ettiğiniz başarı ve gösterdiğiniz performansla Bolu’nun önde gelen isimlerinden biri oldunuz. Han-Yapı firmasının önümüzdeki dönemde izleyeceği stratejiyi öğrenebilir miyiz? Müşterilerinize ne gibi fırsatları sunmayı planlıyorsunuz?
Han Yapı olarak sadece bina inşa etmiyoruz, kullanıcılara yaşam tarzı tasarlıyoruz. Her geçen gün büyüyen ve gençleşen kadromuzla birlikte şirket kültürümüzü bir mimarlık atölyesine dönüştürmeyi hedefliyoruz. Yapay zekâ entegrasyonları, sürdürülebilir malzeme kullanımı ve akıllı şehir teknolojileri gibi alanlarda teknik Ar-Ge yatırımlarımızı artırarak, müşterilerimize sadece bir yapı değil, aynı zamanda yaşam kalitesi sunmayı amaçlıyoruz. Bugünün değil, yarının beklentilerine yanıt veren projeler üretmek en büyük gayemiz.
Han-Yapı, karakteristik çalışmaların yanı sıra avangart tarzda yenilikçi projelerle de isim yapan bir firma. Tüm bunların ışığında ulusal bazda ne gibi atılımlar yapmak istiyorsunuz? Şu anda çevre il ve ilçelerde devam eden projeleriniz var mı?
Evet, çevre il ve ilçelerde hem konut hem de karma kullanımlı projelerimiz aktif olarak devam ediyor. Türkiye'nin farklı bölgelerindeki sosyo-kültürel ihtiyaçlara uygun projeler geliştiriyoruz. Uzun vadeli hedefimiz, Avrupa'daki bazı kent örneklerinde olduğu gibi kendi kendine yetebilen, yeşil altyapıya sahip, karbon ayak izi düşük yaşam alanları inşa etmek. İnsanların sadece barınma değil, yaşam ve üretim alanı olarak kullanabileceği sürdürülebilir yaşam kümeleri oluşturmak istiyoruz.
Son yaşanan Kartalkaya faciasından sonra özellikle yangın yönetmeliğinde birtakım değişiklikler yapıldı mı? Yapıldıysa ne gibi düzenlemeler yapıldı? Yönetmelik hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kartalkaya’daki elim olay hepimize, yapı güvenliği ve acil durum yönetiminin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu olay sonrasında biz de firma olarak sadece yasal düzenlemeleri takip etmekle kalmadık, aynı zamanda kendi içimizde eğitimler düzenleyerek personelimizi bilinçlendirdik. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi risk analizlerini projenin başlangıç safhasına entegre etmeyi ve dijital simülasyonlarla yangın senaryolarını test etmeyi rutin hale getirmeyi planlıyoruz.
Bolu’nun sağlıklı geleceği için her zaman düşünen ve elini taşın altına koyan biri olarak geleceğin Bolu’sunda mimari anlamda nelerin olması gerekiyor? Nasıl bir Bolu hayal ediyorsunuz?
Ben geleceğin Bolu’sunu; doğasıyla barışık, kültürünü teknolojiyle harmanlayan, sürdürülebilirlik ekseninde büyüyen bir şehir olarak hayal ediyorum. Bolu, sanayi ve tarımda belirli sınırlar içerisinde kalmış bir şehir. Ancak turizmde öyle değil; burada sahip olduğumuz doğa, termal kaynaklar ve konum avantajı ile Avrupa'daki bazı Alp kasabaları gibi dört mevsim yaşayan bir çekim merkezi olabiliriz. Bunu başarabilmek için vizyoner mimarlık yaklaşımları, doğa dostu yapılar ve dijital turizm altyapılarına yatırım yapılmalı.
Cihan bey, yıllardan beri oldukça başarılı bir şekilde belediye meclis üyeliği görevini yürütüyorsunuz. 2025 yılında imar anlamında Bolu’yu neler bekliyor? Ne gibi projeler yaşama geçecek?
Bolu’nun imar altyapısı aslında 500.000 nüfusu kaldıracak şekilde planlanmış durumda. Ancak bu potansiyeli kullanabilmemiz için 18. Madde uygulamalarının hızlandırılması şart. Kurumlar arası iletişim eksikliği ve prosedür karmaşası nedeniyle bu süreçlerde gecikmeler yaşanıyor. 2025 yılı içerisinde yeni imar kanunlarına uygun revizyon planları hazırlayarak bu süreci dijital çözümlerle hızlandıracağız. Unutmamalıyız ki, şehirler ancak gelecek 20 yılını planlayabildiğinde güçlü ve dirençli hale gelir.
Her ne kadar teknik bir insan olsanız da sizin bir de siyasi yönünüz var. Cumhuriyet Halk Partisinin Bolu’da en çok dikkat çeken isimlerinin başında geliyorsunuz. Birçok kesim, sizin milletvekili olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapmanızın yerinde olacağını ifade ediyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Benim öncelikli motivasyonum, doğup büyüdüğüm şehre hizmet etmek. Mimar kimliğimle, Bolu’nun sadece fiziksel değil, sosyal ve kültürel yapısını da ileriye taşımak istiyorum. Türkiye siyaseti dönüşüm içerisinde ve bu süreçte vizyon sahibi bireylerin sorumluluk alması çok önemli. Amacım nerede olursam olayım doğru fikirler üretmek ve bu fikirleri hayata geçirmek.
Bolu’nun en tanınmış mimarlarından biri olarak sizi örnek alan meslektaşlarınız ve mimar adaylarına 2025 yılı itibarıyla ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Mimarlık artık sadece tasarım değil; teknoloji, sosyoloji, ekoloji ve ekonomiyle iç içe geçmiş çok disiplinli bir alan. Genç meslektaşlarıma tavsiyem, yalnızca teknik bilgiye değil, duygusal zekâya da yatırım yapmalarıdır. Avrupa'daki mimarlık ofislerinde artık yapay zekâdan veri analizine kadar birçok beceri aranıyor. Sadece estetik değil, toplumsal fayda yaratan, farkındalık oluşturan projeler üretmeliyiz. Merak eden, sorgulayan ve öğrenmeyi hiç bırakmayan bir mimar olmak, geleceğin en büyük sermayesi olacaktır.
Yeşil Mutabakat ve karbon düzenlemeleri konusunda, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum kapsamında sınırda karbon düzenlemeleri, yeşil ve döngüsel ekonomiye geçiş, iklim değişikliği ile mücadele gibi unsurların hayata geçirilmesinde, inşaat malzemesi sanayisinin ve genel olarak inşaat sektörünün önemli bir rol üstlenmesi bekleniyor. Yeşil yatırımların ülkemize çekilmesi için sizce ne yapılması gerekiyor?
Avrupa Yeşil Mutabakatı sadece çevresel bir dönüşüm değil, aynı zamanda ekonomik bir paradigma değişimidir. Türkiye'nin bu süreçte yerini alabilmesi için yerel yönetimlerden özel sektöre kadar topyekûn bir seferberlik gerekiyor. Yeşil bina sertifikaları, döngüsel ekonomi yaklaşımları ve karbon nötr projeler artık bir tercih değil zorunluluk haline geldi. Biz de Han Yapı olarak, bu dönüşümde öncü rol üstlenmek istiyoruz. Çünkü gelecekte rekabet, sadece maliyet değil çevresel uyum üzerinden şekillenecek.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Bolu’nun geleceğini sadece bugünün sorunlarıyla değil, yarının fırsatlarıyla inşa etmeliyiz. Sorgulayan, merak eden, üreten bir şehir hayali kuruyorum. Tüm meslektaşlarıma, genç girişimcilere ve yerel yöneticilere sesleniyorum: Gelin birlikte sadece binalar değil, yenilikçi fikirler ve vizyonlar inşa edelim!