120x600

Alemdar inşaat

09-01-2017 Şenol SAK

        Yıllardır dünyanın pek çok ülkesini gezdim ve pek çok ülkesinde yığınla sanatsal etkinliği katıldım.. Ama, herkesin bildiği ünlü deyimi doğrularcasına benimde yolum sonunda Roma’ya çıktı..  Bu kez, 24-30 Kasım 2016 tarihleri arasında İTALYA-Roma’da “Yunanistan AIAP-Unesco ve Zervas Art” tarafından yapılan ve konsepti “Eternal City / Sonsuzluk Şehri” olarak belirlenen Live Painting Symposium - 2. ULUSLARASI ROMA SANAT FUARI’ndayız.. Ben bu yazımda sizlere, asıl gezi amacı olan Sempozyum’dan değil de, bu güzel şehir hakkında aldığım kısa kısa gezi notlarını aktaracağım..

 

        Roma İmparatorluğu, üstün askeri gücü, zamanının zengin ekonomisi, yüksek kültürel birikimi ve sanatsal dehalarıyla, binyıllar boyu dünya tarihine yön vermiş, Ortadoğu, Avrupa ve Kuzey Afrika coğrafyasındaki ülkelerin şekillenmesinde belirleyici olmuştur..

       Roma,yı pek çok benzer tarihi Avrupa şehri gibi “Eski Roma ve Yeni Roma” diye ikiye ayırmak gerekir diye düşünüyorum.. Bizler gibi sadece ziyaretçi olan kesim için bu şekilde bir ayrım daha anlaşılabilir olacaktır.. Çünkü eski Roma,daki pek çok tarihi yapı,  tüm diğer benzer şehirlerdeki gibi  yürüme mesafesindedir ve araçla girip çıkmanız neredeyse olanaksızdır.. Taksiler bir garip bu şehirde. Öyle yolda durup elinizi kaldırdığınızda taksi çağıramıyorsunuz.. Şehir içi yollarda taksiler için belirlenmiş bazı cep’lerden binebiliyorsunuz veya telefonla taksi çağırıyorsunuz.. Şehir içi toplu taşıma otobüsleri ise, çok kalabalık, hele iş gidiş-geliş saatlerinde bir kaos.. Eğer gideceğiniz yer Metro hattında ise biraz daha şanslısınız.. 

 

         Roma’daki en önemli tarihi yapı elbette ki Colosseum.. Kış mevsiminde bile on binlerce ziyaretçisi olan bu yapının asıl adı Flavium Amfitiyatrosu‘ dur. 70 yılında imparator Vespanianus tarafından başlatılan inşaa işlemi 82 yılında Titus tarafından bitirilmiştir. Colosseum Amfitiyatro‘ su çevresi 527 metre olan bir elips şeklindedir. 4 katlı olan yapının yüksekliği 50 metredir. Yapının dört ana giriş haricinde 80 adet girişi mevcuttur. Colosseum  50.000’den fazla kişiyi aynı anda alabilmekteydi.. Roma İmparatorluğu devrinde sirk oyunları araba yarışları ve gladyatör gösterileri yapılan Colosseum, 19. yüzyıla kadar dünyanın en büyük anfitiyatrosu idi.

 

 

        Colesseum’un ardından batıya doğru yürümeye başlıyoruz ve Roma’nın ünlü anıtlarından olan Vittorio Emanuele II Abidesi, şehrin hareketli meydanlarından Piazza Venezia’da yer alıyor. Altare della Patria olarak da bilinen anıt, Giuseppe Sacconi tarafından Birleşmiş İtalya Krallığı’nın ilk kralı II. Vittorio Emanuele adına 1885-1911 yıllarında inşa edilmiştir..

         Antik Roma gibi bu tür dünya turizm merkezinde karşılaşmanız olası ilginçlklerde çıkabiliyor her an karşınıza.. Vittorio Emanuele bitişiğindeki yine tarihi bir mekanda, yüzyılımızın önemli çağdaş ressamlarından Edward Hopper’in bir sergisine rastlıyoruz şansımıza.. Her yanınız eski ile yeninin modern bir sentezi gibi sarmalıyor ve o an diyorsunuz ki kendi kendinize; “keşke hep burada yaşasaydım” diye..

 

        Roma Forumu, Antik Roma’nın siyaset, ticaret ve hukuk yaşamının merkeziydi... Septimius Severus Zafer Takı, Vesta Tapınağı ve Vesta Bakireleri Evi, Titus Zafer Takı, Maxentius ve Constantinus Bazilikası, Vespasianus Tapınağı, Satürn Tapınağı, Antoninus ve Faustina Tapınağı forum merkezi içerisinde yer almaktadır..

 

     Şehrin  en güzel ve en hareketli meydanlarından birisi de  Navona Meydanı’dır. Meydanın bulunduğu alanda, M.S 1. yüzyılda bir stadyum da bulunuyordu. Meydana hakim 3 adet çeşme yer alıyor. Bunların en ünlüsü ise Bernini tarafından yapılan Dört Nehir Çeşmesi. Meydan çevresinde kafe, restoran ve hediyelik eşya dükkanlarından alışveriş yapabilir, sokak sanatçıların ürettiği pek çok eseri görebilirsiniz.

 

      Pantheon ise, Roma’ın en etkileyici antik abidelerinden..  Tıpkı diğer yapılar gibi çok sayıda ziyaretçi alan bu yapıdan etkilenmemek mümkün değil..

 

 

 

      Roma’daki en önemli tarihi yapılarından olan Castel Sant Angelo M.S 139 yılında Hadrianus ve ailesinin mozolesi olarak yapılmış, daha sonra kale ve papa ikametgahı olarak kullanılmış. Günümüzde Museo Nazionale di Castel Sant’Angelo’yu barındırmaktadır..

 

       Aziz Petrus Meydanı Napolili sanatçı, mimar ve heykeltraş Lorenzo Bernini tarafından Papa VIII. Alexander için 1656-1667 yıllarında yaptırılmıştır. Meydanda iki adet  çeşme yer alır. Bu çeşmeler, Bernini ve Domenico Fontana’nın eseridir.

 

        Roma’nın en ünlü yapılarından olan Trevi Çeşmesi (Üçyol Çeşmesi) Aşk çeşmesi adıyla da tanınır. Yapımına 1732 yılında başlanan ve çok sayıda sanatçının eli değen bu ünlü çeşme oldukça etkileyicidir. Dilek tutup, para atılan çeşmenin uğur getirdiğine inanılmaktadır. Kim dilek diler ve sağ eli ile sol omzunun üzerinden çeşmeye bozuk para atarsa, o kişinin dileği gerçekleşir ve Roma’ya tekrar geleceğine inanılırmış...

 

       Villa Borghese, Borges Bahçeleri diye de tanınan  şehrin en büyük ve en çok ziyaretçı alan parklarından olup 1700 dönüm alana yayılmıştır.. Roma’nın en ünlü sanat galerinden olan Galleria Borghese’in de bulunduğu parkta antik bahçeler, çeşmeler, heykeller, korular ve yürüyüş yolları ile bir su saati vardır..

 

     

 

      Bu bir çırpıda geçiveren serin sonbahar haftasının ardından, “tüm yollar Roma’ya çıkar” deyimi birkez daha aklınıza geliveriyor dönüş yolunda......

 

 

 

Sanatla kalın..

 

 


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Şenol SAK Diğer Yazıları
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları