120x600

Alemdar inşaat

21-06-2016 Eda BAYRAKTAR

Bolu’nun son zamanlarda yerel basında nasıl yer aldığını inceledim. Mikro örnek olarak ele alındığında makro Türkiye gerçeğini büyük ölçüde yansıtan önemli haberler okudum. Cinayet, taciz, tecavüz, çocuk istismarı, gerici saldırı gibi hususlara kaliteli(!) örnekler olabilecek pek çok olay yaşanmış Bolu’da. Üstelik kategorize etmeye kalksam, küçücük Bolu’da her bir dosyayı en az iki olayla tasnif edebiliyordum. Uğraşmadım.

 

Cinayetle başlayalım. Erhan Gümüş, alkollü suç makinaları tarafından işkenceyle öldürülerek Çakmaklar Çamlığı’na gömülen zihinsel engelli genç... Katil zanlılarından birinin eşi, kocasından şüphelenerek kayıp oğullarını arayan Erhan’ın ailesine durumu açıyor. Daha sonra polise de ifade vermesiyle olay aydınlığa kavuşuyor. Kayıp Erhan ölü olarak bulunuyor, suçlular suçunu itiraf ediyor, cezaevine konuyor. Böyle bir buçuk dakikalık haber metni cümleleriyle anlatınca basite indirgemiş oluyorum aslında. Bu cinayetin altından ne büyük bir dram çıktı, çoğunuz bilmiyorsunuz. Kocasını şikayet eden kadının ve çocuklarının yaşadıkları, kocasının nasıl bir şiddet eğilimli olduğu, hem onun hem Erhan’ın ailesinin tedirginlikleri ve sanırım her iki ailenin de şu an Bolu’da olmaması... Ben kadınların gücünden ziyade merhametine inanıyorum. Bir gün bu topraklara barış gelirse kadınlar getirecek. Bunu bir kere daha Erhan’ın annesi ile katil kocasını ihbar eden kadını tanıma fırsatını yakalayınca söyledim. Birbirlerinden nefret etmiyorlar. İhbarcı kadın o koca yüreğiyle “bana kin tutmasınlar” derken, Erhan’ın annesi “ben ona nasıl kin tutayım, oğlumu onun sayesinde buldum” diyor. Kadınlar çok büyük, çok yürekli...

 

Hadi çocuk istismarıyla devam edelim. Çok hızlı geçeceğim. Ne midem kaldırıyor, ne yüreğim. Bir baba 13 yaşındaki kızına tecavüz ediyor, anne şüpheleniyor, babayla kızı evde yalnızken suçüstü yapıyor. Bu kız çocuğu babasının tecavüzünden dünyaya gelecek bir bebeği karnında taşıyor.

 

AİBÜ’den örnekler vereceğim şimdi. Bir hoca kürsüde önce erkek öğrencilerin ayağa kalkmasını istiyor, sonra kadın öğrencilerin. Hemen sonrasında da ayağa kalkan kadın öğrencilere hakaretamiz cümlelerle ne zaman kadın olduklarını soruyor. Öğrencilerinin anlattığına göre bu kadar değil hocanın marifetleri. Kadın-erkek öğrencileri yan yana oturtmuyor, oturana da yine hakaret ediyor. Zihni kirli! Bir başka hocanın tez öğrencisini taciz ettiği haberlerini okuyorum sonra. Hayır ama bu taciz değil, tecavüz girişimi. Düpedüz tecavüze kalkışıyor. Öğrencisi üstündeki 130 kiloluk adamı tekmeleyerek kurtulduğunu anlatıyor.

 

Ulusal basına yansıyan haberlerden biri yılbaşına denk geliyor. Dahi bir grup geçen yıl Noel Baba’yı yeniçerilere kovalatan bir parodi hazırlıyor. Noel Baba, bu yıl başındaysa, Müslüman oluyor. Seneye İzzet Baysal Caddesi’nde broşür dağıtarak “yılbaşı kutlamayın” diyecek herhalde. Sayfalarca espriler düzüldü olay üzerine, herkeste bir şakalar bir şakalar. Hayır hiç komik değil bu. Yapan grubun böbürlenmesine baksanız çok matah bir şey yapmışlar. Hayır öyle değil! Bu grup yeni yılı kutlayan insanları Osmanlı parodisiyle korkutarak baskılamaya çalışıyor. “Yeni yıl, yeni bir yıldır. Kutlayan kutlar, istemeyen kutlamaz ve bu bizi hiç ilgilendirmez” demiyor. Cihat aşkıyla bunu yapıyor, Osmanlı sevdasıyla caddede okul müsamereleri düzenliyor.

 

En taze habere geliyorum. Bolu İl Milli Eğitim Müdürü 10. Yıl Marşı’nı yasaklıyor kendince. “10. Yıl Marşı mı kaldı” diyor. Duymaya tahammül edemediği dizeler çağdaş Türkiye’nin aydınlanma yolunu anlatıyor, cumhuriyetin bu yola devam edeceğini söylüyor. Bu zat çocuklar mehteran kıyafetleriyle çıkıp gösteri yapınca gülümsüyor, Osmanlı’ya özlem duyuyor. Cumhuriyeti reklam arası olarak nitelendiriyor. Halbuki bir eğitimcinin yüzünü aydınlanmaya dönmesi lazım. Dönmüyor. Karşı ses yükselten insanları gazla, şiddetle bastıracağını sanıyor.

 

Bunlar yalnızca Bolu’da olanlar... Bolu örneğini yerine oturttuğunuzda büyük resme ulaşıp Türkiye’nin uğraştığı belaya ulaşıyorsunuz. Gazetede, televizyonda yahut kimsenin göremediği yerlerde her gün bunların aynısı yaşanıyor. Çocuk istismarı, tecavüz, cinayet ve gerici saldırı haberleri hiç bitmiyor. Gerici ve İslami faşizm artarak sürüyor, halkın alışması isteniyor.

 

Bu durumda bir tek aydının, bir tek muhalifin bile boş durma lüksü yok. Yazacak, konuşacak, bağıracak, sokağa çıkacak. Her yerde herkese olan her şeyi anlatıp diri olmayı sağlayacak. Demokrasinin gereği olan tüm haklarına sahip çıkacak. Özgürlüğünün, en önemlisi de yaşama özgürlüğünün arkasında duracak.

 

Ne diyorduk?

 

Biz varız, milyonlarız, birlikteysek yaparız!

 


www.boluobjektif.com'da yer alan köşe yazarlarının yazıları kendi görüşleridir. Yazdıkları köşe yazılarından dolayı www.boluobjektif.com sorumlu tutulamaz.



Eda BAYRAKTAR Diğer Yazıları
Fazilet Tekman
Köşe Yazarları
Burç Yorumları